Monday 29 October 2007

Yapma Orhan Abi!

Bir turnuva sırasında Yakup Bayram, Burak Miyak ve (rahmetli) Halil Başören aynı odada kalıyorlar.
Bir sabah uyandıklarında Yakup: Biri uykusunda konuşuyordu gece.. Herhalde sen konuşuyordun Halil...
Halil: Yapma yahu! Ne diyordum?
Yakup: Vallahi tam anlayamadım ama "Yapma Orhan Abi" deyip duruyordun sanırım...
Halil: "Yok abi, ben uykumda konuşmam."

Ertesi sabah... Yakup: Halil, dün gece konuşanı buldum. Sen değilmişsin, Burak'mış.
Halil (rahatlamış bir şekilde) : Ne diyordu?
Yakup: Şöyle diyordu: "Yapma çocuğa Orhan Abi!"

Satrançta herkesi nasıl yenebilirsiniz?

Satrançta kazanmak aslında çok kolaydır. Hatta bazı durumlarda, cevval ve mahir bir büyükustayı yenmek için ik tanık yeterlidir. İşte Büyük Üstat Abdullah Sözen'den (BÜAS) bir tarif:
Siyahlarla oynuyorsunuz ve rakibinizin 1.e4 oyuncusu olduğunu biliyorsunuz. Zaferinize tanıklık edecek iki kişiyi de alarak turnuva salonuna vasıl oldunuz ve tur başladı, ilk hamleler aşağıdaki gibi oldu:



Bu hamlelerden sonra rakip 3.Ac3 oynamak üzere b1'deki atı tutuyor ve bu sırada...
Bir saniye beyefendi... Siz demin şahı tutttunuz. Lütfen şahı oynayın!
Tabii rakip itiraz ediyor. Hakem çağırıyorsunuz ve "haklı" isteğinizi dile getiriyorsunuz:
"Şahı tuttu; oynasın!"
Yanınızda getirdiğiniz tanıklar da tam olarak bu noktada devreye giriyor: "Evet evet.. Biz de gördük. Şahı tuttu, sonra bırakıp atla hamle yapmak istedi."
Hakem, tanıklığa da dayanarak rakipten şahı oynamasını istiyor. Tek legal hamle 3.Şe2 vee..
3... Ve4 mat!

Turnuva oynamaya nasıl başladım?

Yıl 1989. Yaşamımda ilk kez bir turnuvaya katılmışım ve ilk tur. Rakip Aptullah Kasapoğlu... 1800 küsurat UKD'si var. 1800 küsurat o vakitler benim için rakibin "yüksek oyuncu" olduğu anlamına geliyor. Oyuna başlıyoruz ve 30 hamle kadar oynuyoruz.
Turnuva salonuna oyun sessizliği çökmüş. Satranç saatlerinin tik-takları ve arada bir öksüren bir oyuncunun çıkarttığı ses olmasa, insan sağır olduğunu düşünebilir.
Partinin muayyen bir yerinde, boru gibi sesim, sessizliği deliyor: "beraberlik öneriyorum!"
Salondaki tüm oyuncular bana doğru dönerek aynı anda yanıtlıyorlar: "Kabul ediyoruz!"
Heyhat, yalnız rakip kabul etmiyor ve on hamle kadar sonra terk ediyorum!

Wednesday 24 October 2007

Gutsy Gibbon İzlenimleri -2

Birkaç gündür Kubuntu 7.10 (Gutsy Gibbon) kullanıyordum ve herhalde kalan tek sıkıntım, sistem biraz boş kaldıktan sonra, herhangi bir uygulama çalıştırmaya kalktığım andan itibaren, sabit sürücümün acayip sesler çıkarmaya başlaması ve sistemin neredeyse donup kalma aşamasına gelmesiydi.

Önce Nvidia sürücülerinden şüphelendim. Kaldırdım, değiştirdim ancak "bana mısın" demedi.
Daha sonra benim için gereksiz hizmetleri kapattım, ancak bu da işe yaramadı.
Son bir ümitle Gnome pencere yöneticisini -yani pratikte Ubuntu- kurdum ve sihirli bir değnekle dokunulmuşcasına pırıl pırıl çalışmaya başladı herşey.

Buradan KDE geliştiricilerine sesleniyorum: Yakında "KDE için sistem gereksinimleri alt tarafı Micro$~ Vista ile aynıdır." diyeceksiniz ve o masaüstünü geliştiricilerinden başka kullanan kalmayacak diye endişeleniyorum.

Saturday 20 October 2007

Taze taze Kubuntu 7.10 (Gutsy Gibbon) izlenimleri

Kubuntu 7.10 (Gutsy Gibbon) çıkalı iki gün oldu. Henüz dumanı tütüyor.

Geçen yıldan beri Kubuntu 6.10 (Edge) kullanıyordum ve memnundum. Genel olarak rahat ettiğim için de, 7.04'e (Feisty Fawn) terfi etmekle uğraşmak istememiştim. Gelgelelim, insanoğlu gelişmenin gerisinde kalmak istemiyor.

Kurulum:

Öncelikle baş ağrısı: 7.10'a, yalnızca 7.04'den yükseltme yapmanın mümkün olduğunu gördüm ve gözyaşları arasında sistemi önce 7.04'e yükseltmek zorunda kaldığımı fark ettim. Bereket versin, adept beni fazla yormadı ve birkaç saatlik dosya indirmenin sonunda Feisty Fawn'a gelebildim.

Tekrar adept kullanarak 7.10'a geçebileceğimi düşünüyordum; fena halde yanılmışım: Adept, henüz Gutsy Gibbon'ın varlığından haberdar değildi. Bunun üstüne kubuntu indirme bölümüne gidip bir Yunan yansısından (~"mirror". Türkiye'de Kubuntu yansısı yok gibi görünüyor.) "alternate CD"yi indirdim ve iso olarak cd'ye bastım.
Yeni CD'yi bağladıktan sonra,
sudo /media/cdrom/cdromupgrade
ile yükseltmeye başladım. CD'de gelmeyen uygulamaların da güncellenebilmesi için sunucu+cdrom destekli bir yükseltme işlemine başladım. İşlemin ortalarında bir yerde adept çöktü. Neyse ki, önceden kubuntu forumlarını okumuştum ve paniğe düşmeksizin bir konsol açarak
sudo apt-get distro-upgrade
demek suretiyle kaldığım yerden devam ettim ve arada sorulan "eski ayar dosyaları kalsın mı?" türünden soruların hepsine "evet" yanıtını vererek kurulumu bitirdim.

İzlenimler:

Dolphin dosya yöneticisi çok çok başarılı olmuş. Birçok işi bir araya toplamayı başarmış ve bu durum da işlerinizi çok daha hızlı ve derli-toplu yapabilmenize olanak sağlıyor. Tek tuşla resim formatı dönüştürme, sıkıştırma, şifreleme vs yapmak mümkün. Zaten Swiftfox varken Konqueror'la web gezmeyeceğime göre, Dolphin, hemen "hızlı başlat" ikon grubundaki haklı yerini aldı masa üstümde.

Daha sonra, Swiftfox'un son sürümünü kurmak istedim ve yeni çıkan kurulum betiğini indirerek çalıştırdım. Sağolsun, o da kendini /opt altına kurdu, ancak java'nın çalışmadığını fark ettim. Eski Swiftfox'um da, swiftfox-old dizininde duruyordu. /opt/swiftfox altındaki plugins dizinini plugins-old olarak isimlendirdim ve /opt/swiftfox-old dizininden plugins'i kopyalayarak /opt/swiftfox'a yapıştırdım. Tarayıcıyı kapatım açtım. Sonuç şeker gibiydi.

Gutsy Gibbon, -şimdiye kadar automatix gibi üçüncü kişi yazılımların yaptığı şekilde- artık bir takım "restricted" paketleri de kullanmaya olanak sağlıyor. Ben yükseltme yaptığım için fazla fark edemedim ancak yeni kurulumda nasıl olur, merak etmiyor değilim. Bu durum beni biraz sevindirdi ve bir taraftan biraz da üzdü. Kanımca *ubuntu (Kubuntu, ubuntu, xubuntu vs) dağıtımları, herhangi bir şekilde tamamen özgür olmayan yazılımları barındırmamalı.
Elbette hepimiz %100 özgür olmayan yazılımlar kullanıyoruz (nvidia sürücüleri, swiftfox, çeşitli codec'ler vs.) ancak bu yazılımları kolay ve zahmetsizce kurmaya yarayan easyubuntu ve automatix gibi yazılılar zaten var. Bu tarz bir yaklaşımın *ubuntu'nun "vizyonuna" değil ancak, "misyonuna" bir katkısı olmayacağı -ve belki de "sulandırmaktan dolayı" zararı olacağını - düşünüyorum.

KDE 3.5.8 geliyor Gutsy Gibbon'la. KDE4 ekran görüntülerini inceledim ve doğrusu ağzımın suyu aktı. Yine de 4'ün "oldukça kararsız olduğu" mealindeki yorumları okuyunca, şimdilik eldekini kullanmaya karar verdim. Sanırım 8.04 sürümünde KDE 4 görebileceğiz.

Genel olarak 6.10'a kıyasla, birkaç hatalı paketin düzeltilmesinden başka işimi kolaylaştıracak bir yenilik göremedim her ne kadar ilgilenmediğim programlama dillerine ilişkin bir takım yeni paketler eklenmiş olsa da... Bunun nedenini de, sanırım 6.10'un zaten hemen her işi çok iyi yapıyor olmasında aramak da pek hata olmaz!